Reşadiye Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Reşadiye Mutlu Sonlu Masöz

Olmayacak bir dü şü nce normal olarak. Ne var ki, ninesinin ö lü mü nden sonra Lesje’nın yas tutuşu işte bu biçimi almıştı. Ama halasının o kocaman, pembe beyaz konuk odasının bir kö şesinde oturup ö tekilerle beraber kahveli kek yerken bunu sö ylemeyecek kadar zekiydı. En sonucunda onu sinagoga da gö tü rmü şlerdi. Lesje orayı hiç de Reşadiye Mutlu Sonlu Masöz gizemli bulmamıştı. Ne parlak, keskin hatlı sinagog benziyordu ninesine, ne de halasının pembe konuk odası. Kuytu bir kö şede bir cam mahfaza, ninesinin kara potinleri en altta duruyor; birkaç parça altını, mücevheri, kehribar boncuklarıysa ölünün çevresine serpilmiş…)

Anneannesi, kü çü k kızın elini sımsıkı tutarak, “Anlat bakayım bana” derdi. Lesje onun korumak amacıyla elini tuttuğunu çok sonradan anlamıştı. Ona mü zedeki etiketlerde yazanları okurdu. Anneannesi hiçbir şey anlamazdı ama, anlamış gibi başım sallayarak onaylar, gü lü mserdi. O zamanlar Lesje onun da taşları çok etkisinde bırakan bulduğu için gü lü msediğim sanırdı. Fakat şimdi anlıyordu ki, yaşlı hanım kendisinin bu denli anlaşılmaz bulduğu bu dü nyayla torunu kolayca başa çıkabildiği için gülümsüyordu.

Reşadiye Mutlu Sonlu Masöz

Ninesinin son senesinde Lesje on iki yaşındaydı. Bir gü n gene birlikte mü zeyi dolaşırken, orada ninesini altü st eden bir şey gö rmü şlerdi. Ninesi Mısır galerisindeki mumyalara çoktandır alışmıştı, dinozor galerisine her gittiklerinde de artık Gevalt demiyordu. O zamanlar dinozor galerisi karanlık değildi ve ses döşemı henü z yapılmamıştı. Bu gö rdü kleriyse bü sbü tü n başka bir şeydi. Etek uçları altın yaldızlı, çok gü zel kırmızı bir sariye bü rü nmü ş Hintli bir hanım gö rmü şlerdi.

Kadın  sarinin  ü stü ne  beyaz  bir  laboratuvar  gö mleği  giymişti.  Yanında  I˙skoç etekleri    giymiş    iki    kü çü k   kız   vardı,   besbelli    onun   kızlarıydı.   U¨ çü    birden   MU¨ ZEDE ÇALIŞANLARA MAHSUSTUR yazılı bir kapının ardında gözden kaybolup gitmişlerdi. Anneannesi, kaşlarını çatarak, “Gevalt” demişti. Lesje  ise  bü yü lenmiş  gibi  onların  ardından  bakakalmıştı.  O¨ yle  ya,  kendisi  de  bu  milletten sayılırdı!